Su kaynaklarımız kuruyabilir!
TEMA Vakfı ve Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu iş birliğiyle düzenlenen "Altın Madenciliğinin Eskişehir ve Sakarya Havzasına Etkileri" konulu panelde, bölgede planlanan madencilik projelerinin doğaya vereceği zararlar ele alındı. "Sakarya Vadisi Yok Olmasın" sloganıyla gerçekleştirilen etkinlikte, özellikle Sakarya Nehri çevresinde yapılması planlanan madencilik faaliyetlerinin büyük bir ekolojik tehdit oluşturduğu vurgulandı.
Sakarya Nehri ve Su Kaynakları Risk AltındaTEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, panelde yaptığı sunumda, madencilik projelerinin yalnızca belirli bir bölgeyi değil, tüm Sakarya Havzası’nı etkileyebileceğine dikkat çekti. Ataç, altın madenciliği çalışmalarının su kaynaklarını tükettiğini ve kirliliğe yol açtığını belirterek şunları söyledi:
“Bu madencilik projeleri sadece bir bölgeyi değil, özellikle akarsuların ve su varlıklarının etrafında yer aldıkları için bütün havzanın su kaynaklarını tüketecek. O nedenle havza bazında bakılması gerekiyor.”
Sakarya Nehri’nin, Eskişehir ve çevresinde tarım ve içme suyu kaynağı olarak hayati bir öneme sahip olduğunu vurgulayan uzmanlar, siyanürlü altın madenciliği gibi faaliyetlerin su kaynaklarını kirletebileceği ve uzun vadede ekosisteme geri dönüşü olmayan zararlar verebileceği konusunda uyardı.
Eskişehir’in Yüzde 71’inde Madencilik Çalışmaları VarDeniz Ataç, yaptığı açıklamada, Eskişehir’in yüzde 71’inde madencilik çalışmaları yürütüldüğünü belirterek, "Böylesine büyük ölçekli madencilik faaliyetleri, doğal yaşamı ve tarımı tehdit ederken, Sakarya Nehri'nin de kirlenme riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor." dedi.
Çevreciler, yerel yöneticiler ve vatandaşları, Sakarya Nehri'ni ve bölgedeki doğal yaşamı koruma mücadelesine destek vermeye çağırdı. Panelde, bu tür projelere karşı hukuki ve toplumsal mücadelenin önemine dikkat çekildi.
Sakarya Vadisi ve Eskişehir’in doğal su kaynaklarını koruma mücadelesi devam ederken, gelecek nesiller için suyun ve doğanın korunması gerektiği vurgulandı.