Kıymetli takipçilerim. Uzun bir aranın ardından tatil dönüşü yeniden sizlerleyim. Yoğun günler öncesi bir AK Parti kritiği ile karşınızdayım. Değerli okurlarım. Biliyorsunuz AK Parti, Eskişehir’i kazanmak için hep aynı yönteme başvuruyor. İktidarlarının şehre yaptıklarını anlatmaya çaba göstermek yerine, rakibi hırpalamaya yönelik çabalara girişiyor… Hiç de vazgeçmediler bunu yapmaktan. Kadrolar değişse de yönetim kademeleri değişse de partinin başına yeni isimler gelse ve hatta bazı isimler yıllarca hiç değişmese de vazgeçmediler bu sonuçsuz yüklenmelerden… Belediyeler, şehri her geçen gün dizayn ederken, her geçen gün biraz daha değiştirirken, bu değişimi halka birlikte yapmaya soyunmuşken, üstelik bunu yapmanın formüllerini bulmuşken ve tüm enstrümanları doğru şekilde kullanıyorken, AK Parti tarafı tek bir kalıba sığındı. “Büyükerşen’e salla, Ataç’ı kötüle, Kurt’u itibarsızlaştır” ‘Belediyeler çalışmıyor’ yaygarasının ötesine geçemedi hiç biri. Yaygara diyorum çünkü tüm bu süreçte yapılanlara başka bir tanımlama bulamıyorum. Yaygarayı koparmanın bile yolları varken, formülleri belliyken profesyonelce hiçbir işe kalkışmadılar, kalkışamadılar. “Koltuğuma dokunmayan bin yaşasın” diyerek koskoca partiyi Eskişehir’de heba ettiler. Çok açık söylüyorum, hızlı bir seçim yapılsın, genel ya da yerel farketmez bugün CHP’nin Eskişehir’deki oylarının yüzde 60’lara rahatça dayandığını göreceğiz. Bunu bilmek için kâhin olmaya da gerek yok! Sokak her şeyi anlatıyor ki ben bu yazıyı bile bir sokaktaki kafeden yazıyorum. Değerli okurlarım. ‘Gürhan Albayrak’ı başlığa yazmışsın ama konuyla ilgisi nedir?’ diye soracaksınız. Hemen gireyim mevzuya. İl Başkanı Gürhan Albayrak, ne zamanki görev başına geldi, ardından ne zaman ki seçilerek kolları sıvadı, Eskişehir AK Partisi farklı bir kurmay kazandı gözüyle baktık. Nihayet AK Parti, ne yapılacağını bilen, sahaya inebilen, enstrüman bulma ve kullanma konusunda zorluk yaşamayan, kitleleri tanıyan ve şehrin eksiklerini ve beklentilerini bilen bir ismi yıllar sonra çıkarmayı başarmıştı. Zira Albayrak, yıllardır kamuoyunun işaret ettiği bir yönetici gibi sorumlu şekilde davranıyordu. Karşı tarafa taş atmak yerine birlikte sorun çözme yoluna girişiyordu. Halkın uzun zamandır beklediği işler, birlikte iş yapma kültürü ile hallediliyordu. Halledildikçe de Gürhan Albayrak ismi hem partisinde hem şehirde hem de kamuoyunda çok büyümeye başladı. Kıymetli takipçilerim… Gelin görün ki o günlerden bu yana köprünün altından öyle görünüyor ki bazı sular akmış. O sular, Gürhan Albayrak adına neleri getirdi, neleri götürdü bilemem ama özellikle siyasi tarzında bazı değişiklikler yaptığı kesin… Geçmişte de rakiplerini çokça eleştiren Gürhan Albayrak olsa da ılımlı ve sonuç almaya yakın bir Gürhan Albayrak da vardı. Şimdilerde o siyaset, bugün tam zamanlı sert, katı, tamamen karşı tarafa oynayan bir tavra büründü. Hemen her konuda CHP tarafını ağzına ne gelirse söyleyecek kadar eleştiren bir tarza evrildi. Değerli dostlar, kısaca Gürhan Albayrak da yıllardır süregelen o yaygara siyasetinin bir anda içine girdi veyahut istemsizce içinde kendisini buluverdi. Bu basit ve karşılığı olmayan siyasete çekildi mi, itildi mi, böyle mi olması istendi bilemiyoruz artık… Fark ettiğimiz ve bildiğimiz Gürhan Albayrak’ın da yıllardır süren AK Partinin moda siyasetine uyduğudur. Bunun sonucu da bellidir! O yüzden, Albayrak’ın yaşım nedeniyle bir kardeşi, şehrin genç bir bireyi ve geleceğini önemseyen bir vatandaşı olarak son zamanlarda farklılaşan siyasetinin farkına varmasını isterim. Belki de bu yazıyı bu farkı görebilmesi, korkusuzca yoluna devam etmesi için yazmışımdır… Ve yine belki de tüm bunları, şehrin kazandığı böylesine iyi bir siyasetçinin klasik siyasetle vakit harcamamasını istemediğimden söylemişimdir… Herkese sağlıklı günler dilerim…