büyükşehir küllüoba
Sedat Aydoğan
Köşe Yazarı
Sedat Aydoğan
 

ESKİŞEHİRSPOR’A DOKUNMAK SUÇ HALİNE GELDİYSE!

Öncelikle genel kurulun Eskişehirspor’a hayırlar getirmesini dilerim. Yeniden başkanlığa seçilen Ulaş Entok ve arkadaşlarına da kolaylıklar… Umarım kendilerine verilen destek sözleri eksiksiz yerine gelir. Zor bir sezonu olabildiğince kolay atlatmaya çalışırlar. +++ Şunu hemen söyleyelim… Her zaman olduğu gibi klasik, 100, 150 kişinin katıldığı… Yuvarlak konuşmaların yapıldığı, Romantik cümlelerin kurulduğu, Sonrasında “Bitse de evimize gitsek” tarzı hızlıca başkan ve yönetiminin oluşup, kulübü o isimlerin sırtına yükleyip bitirilen bir kongre daha yaşadık. Maalesef ki vizyon bundan öteye geçmiyor, geçemiyor. Koskoca Eskişehirspor kendisini yenilemiyor, kurulduğu yıldan bu yana yönetim tarzı anlamında bir adım ileri gidemiyor! +++ Bunun sebeplerini de sorgulamak lazım. Mesela en baş sebep olarak şunu yazabilir miyiz? “Eskişehirspor’a dokunan yanıyor!” Bunu son kongrenin ardından ortaya çıkan eleştirilere bakarsak çok daha net anlayabiliriz. Şöyle anlatalım… Biliyorsunuz mali kongrede kulüpten alacağı olanların listesi yayınlanıyor. Listede isminin yer aldığını pek çok kişi bilmiyor bile. Bu durumu şöyle anlatabiliriz. “Alacaklı olan isimler herhangi bir dönemde kulübe dokunmuş. O günün şartlarına göre bir şekilde kulübe katkıda bulunmuş. Verdikleri küçük ya da büyük desteklerle kulübe yine o günün şartlarında destek vermiş isimler. Verdikleri katkılar da muhasebe kayıtlarına geçmiş, kalan alacakları da bahsettiğimiz bilançoya yansımış.” Gelin görün ki herkese açık paylaşılan bu bilançoyu eline alan bir an da başladı veryansına… Vay efendim, şunun neden alacağı var? Vay efendim, bu isim neden alacaklı olur? Vay efendim, bu ismin alacağı mı olur? Vay efendim, bunun kulüpten nasıl alacağı olur?” Sorular hiç durmuyor. Durmadığı gibi alacaklı olan bu isimler, sosyal medya aracılığıyla tüm kamuoyu önünde küçük düşürülüyor. Masa diplerine çömelip tahta için imza almaya çalışan, gece gündüz durmadan koşturan, maddi manevi büyük fedakarlık yapan Mehmet Şimşek’e bile “kibirlli” dediler iyi mi! +++ Söylenecek o kadar çok şey var ama lafı uzatmamak adına burada keselim. Kısaca anlatmaya çalışıp, şu sualleri edelim; “Eskişehirspor için sorumluluk alan, Eskişehirspor’a olan sevgisinden bir şekilde kulübe dokunmuş, kulübün anlık rahatlaması için bir şekilde katkı vermiş kişiler, kurumlar hedefe konulurken; Bu şehrin insanından, iş gücünden faydalanan, alt yapısını kullanan, havasından, suyundan, toprağından yararlanan, bu sayede zengin olup mevduatlarını şişirenlere neden tek bir şey denilmiyor? Öyleyse ‘Eskişehirspor yaşasın’ diye sorumluluk hissedip katkı vermeye çalışmak neden bu şehirde suç haline getirildi? Eskişehirspor’u bu hale getiren Mesut Hoşcan ve yandaşlarına kimse tek kelime bile etmezken, eski diğer başkanlara niçin hakaretler diziliyor? Kulüp kapanmasın diye canını dişine takan Erkan Koca’ya neden vebalıymış gibi bakılıyor veyahut. Mehmet Şimşek neden kibirli mesela? Daha dün yahu; Yoktan var edip, takımı bataktan alıp çıkaran Ulaş Entok ve arkadaşları için o manşetler neden atıldı? Yüz binlerce dolarlık katkı verirken Sanayi Odası Başkanı için tek iyi kelam edilmezken, komik bir rakam bilançoya alacak olarak yansıdı diye “İban atsın da alacağını biz ödeyelim” edepsizliği neden yapılır? Tek bir forma almayan, bırakın formayı, kombineyi, maça bilet parası vermemek için bilet kampanyası takip edenler, kulübe “boşa gideceğini bile bile” helal parasını verenlere laf atma hakkını nereden bulur?” Kupa finalini Eskişehir’e aldırdı diye bunca küfür Gürhan Albayrak’a neden edilir? Bu küfürcüler, “toksik” diye afişe edildiğinde başka bir linç kampanyası neden başlatılır? Sorular çok, devam edelim. Eskişehirspor’u sevmek, bu sevginin karşılığı olarak da kulübe katkı vermek suç mu? En iyisi, bir kez bile olsun kulübün kapısının önünden bile geçmemek mi? Ki bu şehirde binlerce olan bunlardan birisinin bile bir kez olsun ne ismi geçti kamuoyunda, ne bir kez eleştirildi gazetelerde ne de bir kez olsun sosyal medyada linç edildi. O halde yeniden soruyla bitirelim yazımızı; “Bu şehirde kazanarak zenginleşenleri ‘katkı verenlerin linç edildiği bir kentte’ Eskişehirspor’a katkı sağlar mı? Sağlasa dahi bir kere daha aynı hataya düşer mi?” Sorunun yanıtını da artık siz verin… Ve mevcut yönetim sisteminin ne kadar hastalıklı ve mutlaka güncellenmesi gerektiği gerçeğini bir kez daha fark edin. Zira bir Ayşe Başkan, bir Nebi Hatipoğlu bir Kazım Kurt daha çıkmaz bu şehirden. Bu son şans, haberiniz olsun.  
Ekleme Tarihi: 16 June 2025 - Monday
Sedat Aydoğan

ESKİŞEHİRSPOR’A DOKUNMAK SUÇ HALİNE GELDİYSE!

Öncelikle genel kurulun Eskişehirspor’a hayırlar getirmesini dilerim.

Yeniden başkanlığa seçilen Ulaş Entok ve arkadaşlarına da kolaylıklar…

Umarım kendilerine verilen destek sözleri eksiksiz yerine gelir.

Zor bir sezonu olabildiğince kolay atlatmaya çalışırlar.

+++

Şunu hemen söyleyelim…

Her zaman olduğu gibi klasik, 100, 150 kişinin katıldığı…

Yuvarlak konuşmaların yapıldığı,

Romantik cümlelerin kurulduğu,

Sonrasında “Bitse de evimize gitsek” tarzı hızlıca başkan ve yönetiminin oluşup, kulübü o isimlerin sırtına yükleyip bitirilen bir kongre daha yaşadık.

Maalesef ki vizyon bundan öteye geçmiyor, geçemiyor.

Koskoca Eskişehirspor kendisini yenilemiyor, kurulduğu yıldan bu yana yönetim tarzı anlamında bir adım ileri gidemiyor!

+++

Bunun sebeplerini de sorgulamak lazım.

Mesela en baş sebep olarak şunu yazabilir miyiz?

“Eskişehirspor’a dokunan yanıyor!”

Bunu son kongrenin ardından ortaya çıkan eleştirilere bakarsak çok daha net anlayabiliriz.

Şöyle anlatalım…

Biliyorsunuz mali kongrede kulüpten alacağı olanların listesi yayınlanıyor.

Listede isminin yer aldığını pek çok kişi bilmiyor bile.

Bu durumu şöyle anlatabiliriz.

“Alacaklı olan isimler herhangi bir dönemde kulübe dokunmuş. O günün şartlarına göre bir şekilde kulübe katkıda bulunmuş. Verdikleri küçük ya da büyük desteklerle kulübe yine o günün şartlarında destek vermiş isimler.

Verdikleri katkılar da muhasebe kayıtlarına geçmiş, kalan alacakları da bahsettiğimiz bilançoya yansımış.”

Gelin görün ki herkese açık paylaşılan bu bilançoyu eline alan bir an da başladı veryansına…

Vay efendim, şunun neden alacağı var?

Vay efendim, bu isim neden alacaklı olur?

Vay efendim, bu ismin alacağı mı olur?

Vay efendim, bunun kulüpten nasıl alacağı olur?”

Sorular hiç durmuyor.

Durmadığı gibi alacaklı olan bu isimler, sosyal medya aracılığıyla tüm kamuoyu önünde küçük düşürülüyor.

Masa diplerine çömelip tahta için imza almaya çalışan, gece gündüz durmadan koşturan, maddi manevi büyük fedakarlık yapan Mehmet Şimşek’e bile “kibirlli” dediler iyi mi!

+++

Söylenecek o kadar çok şey var ama lafı uzatmamak adına burada keselim.

Kısaca anlatmaya çalışıp, şu sualleri edelim;

“Eskişehirspor için sorumluluk alan, Eskişehirspor’a olan sevgisinden bir şekilde kulübe dokunmuş, kulübün anlık rahatlaması için bir şekilde katkı vermiş kişiler, kurumlar hedefe konulurken;

Bu şehrin insanından, iş gücünden faydalanan, alt yapısını kullanan, havasından, suyundan, toprağından yararlanan, bu sayede zengin olup mevduatlarını şişirenlere neden tek bir şey denilmiyor?

Öyleyse ‘Eskişehirspor yaşasın’ diye sorumluluk hissedip katkı vermeye çalışmak neden bu şehirde suç haline getirildi?

Eskişehirspor’u bu hale getiren Mesut Hoşcan ve yandaşlarına kimse tek kelime bile etmezken, eski diğer başkanlara niçin hakaretler diziliyor?

Kulüp kapanmasın diye canını dişine takan Erkan Koca’ya neden vebalıymış gibi bakılıyor veyahut.

Mehmet Şimşek neden kibirli mesela?

Daha dün yahu;

Yoktan var edip, takımı bataktan alıp çıkaran Ulaş Entok ve arkadaşları için o manşetler neden atıldı?

Yüz binlerce dolarlık katkı verirken Sanayi Odası Başkanı için tek iyi kelam edilmezken, komik bir rakam bilançoya alacak olarak yansıdı diye “İban atsın da alacağını biz ödeyelim” edepsizliği neden yapılır?

Tek bir forma almayan, bırakın formayı, kombineyi, maça bilet parası vermemek için bilet kampanyası takip edenler, kulübe “boşa gideceğini bile bile” helal parasını verenlere laf atma hakkını nereden bulur?”

Kupa finalini Eskişehir’e aldırdı diye bunca küfür Gürhan Albayrak’a neden edilir?

Bu küfürcüler, “toksik” diye afişe edildiğinde başka bir linç kampanyası neden başlatılır?

Sorular çok, devam edelim.

Eskişehirspor’u sevmek, bu sevginin karşılığı olarak da kulübe katkı vermek suç mu?

En iyisi, bir kez bile olsun kulübün kapısının önünden bile geçmemek mi?

Ki bu şehirde binlerce olan bunlardan birisinin bile bir kez olsun ne ismi geçti kamuoyunda, ne bir kez eleştirildi gazetelerde ne de bir kez olsun sosyal medyada linç edildi.

O halde yeniden soruyla bitirelim yazımızı;

“Bu şehirde kazanarak zenginleşenleri ‘katkı verenlerin linç edildiği bir kentte’ Eskişehirspor’a katkı sağlar mı?

Sağlasa dahi bir kere daha aynı hataya düşer mi?”

Sorunun yanıtını da artık siz verin…

Ve mevcut yönetim sisteminin ne kadar hastalıklı ve mutlaka güncellenmesi gerektiği gerçeğini bir kez daha fark edin.

Zira bir Ayşe Başkan, bir Nebi Hatipoğlu bir Kazım Kurt daha çıkmaz bu şehirden.

Bu son şans, haberiniz olsun.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bsnmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.