Bazen tekrara düştüğümüzü düşünüp üzülüyoruz ama söz konusu eksiği anlatmak için geçmişten bilindik örnekleri vermeden edemiyoruz… Şehrin birlikte hareket edip, şehrin kıymetlerine birlikte sahip çıkılması için çok kez denenmiş buluşmalardı bunlar! Örneğin; elektrik ve doğalgaz dağıtımlarının özelleştirilmesi sürecinde “Eskişehir Güçbirliği” kurulmuştu mesela. Kurulan holding bünyesinde şehrin elektrik ve doğalgazını Eskişehirliler yönetecekti. Nasıl yaparız, nasıl ederiz derken herkes dağıldı gitti. Elin firmaları gelip şehrin milyonlarına kuruldu iyi mi! +++ “Kravatsız toplantılar” vardı mesela. Şehri yönetenler, kravatlarını çıkarıp resmi makamlarını bir kenara koyup, “Hemşehri bilinciyle” buluşuyordu sözde. Hemşehriler yine birbirini çok beğenmedi! Birkaç buluşmadan sonra bu toplantılar da dağıldı gitti. +++ Yakın bir zamanda şehrin meslek odalarının öncülüğünde yapılan birliktelikler gündeme geldi. Yine birkaç toplantının ötesinde geçemedi. Sebep? Sonradan duyduk ki birisi diğerinin, öbürü berikinin huyunu, suyunu beğenmemiş! +++ Eskişehirspor için yapılan buluşmaların haddi hesabı yok. “Şehrin en büyük markası için bir aradayız” denilerek yapılan toplantıların sonucunu biliyorsunuz. Eskişehirspor amatör lige düştü! İşte o gün karar verdik. Bu şehir ne zaman birliktelik kurmaya kalksa, işin sonu kötü bitiyordu. Bırakın şehrin değerlerini sahiplenip yukarı çıkarmayı, olan biteni de elimizden kaybediyorduk. 3 tel saçı olan müşterinin berbere, “Bırak dağınık kalsın” dediği gibi; Kenti yönetenler için, “Aman bir araya gelmesinler. Birbirlerini çekememezlikleri yüzünden daha çok zarara uğruyoruz!” der hale geldik. +++ Psikolojimiz bu yöndeyken son zamanlarda atılan adımlarla kendi kendimize, “acaba!” demeye başladık. ‘Acaba Eskişehir bu makus talihini kırabilir mi?’ diye sorular sormaya başladık. Zira şehrin yeni Şehremini’nin kutuplaştırmak yerine birleştirmeye gayret etmesi; Bununla beraber ‘birlikte iş yapma adımları atarak’ sonuçlar alması; 2026 yılının “Eskişehir Yılı” olması için ciddi hazırlıklar yapması; AK Partili Gürhan Albayrak’ın aynı şekilde kentin birlikte sorun çözmesi adımlarına karşılık vererek takdir görmesi; Ve Vali Hüseyin Aksoy’un da söz konusu bu şehir psikolojisine “Eskişehir Sempozyumu” ile destek olacak bir katkı sunmak istemesi, bahsettiğim iyimserliğimizi çok daha artırdı. +++ Ne yalan söyleyelim son yıllarda şehre atanan Valileri bizler ve dahi kent kamuoyu, “AK Parti’nin bürokratı” olarak görüyordu. Ancak ne vakit Hüseyin Aksoy şehre Vali olarak atandı, karşımıza “Devletin Valisi” profili çıktı. Şehrin her kesimine eşit şekilde yaklaşan, şehrin tüm değerlerine sahip çıkmaya çalışan hatta bu doğrultuda kentin güzelliklerinin reklamını yapıp turizme katkı sağlamaya uğraşan, tüm bunlarla birlikte şehrin kadın ve çocuklarının daha iyi koşullarda yaşam sürmesi için örnek projeler yaratıp sosyal hayata da katkılar sağlayan bir Vali gördük. Ve Eskişehir’in gelecekte daha iyi bir kent olabilmesi için akademiyi de içine alan bir “Eskişehir Sempozyumu” düzenlemeye kalkması bugüne kadar yaptıklarının adeta kapsayıcısı, şehre olan sevgisinin göstergesi ve şehir halkına olan teveccühünü ispat etmeye yetti. +++ Anlayacağınız; Geçmişin aksine, şehre sahip çıkabilmek adına egolarından arınmış, kibirden çok uzak, insana insan olduğu için yaklaşan ve en önemlisi Eskişehir ve halkını çok seven yöneticilerin olması geçmişteki kötü anıları silmek için birer vesile oluyor. Umut ediyorum ki Vali Aksoy ve Başkan Ünlüce’nin geçmişe set çekip yeni bir dönemin kapılarını aralayan bu adımları sonuç verir. Kurumlarına daha çok sahip çıkıp, hemşehricilik bilincine ulaşan ve elbette şehir lobisi kurmayı başaran bir Eskişehir ortaya çıkar… İnşallah!